1883 yılında Aksaray Valide Camii imamı Osman Efendi bir
Cuma hutbesi sırasında saldırıya uğrar. Fatih’teki medreselerin birinde okuyan 25
yaşında Salih isminde bir talebe kendine göre kâfir bellediği imamı kesmeye
karar verir. Sünnet üzere gusül abdestini alıp, iyice bilettirdiği kılıcı da
cübbesinin altına gizleyip camiye gelir. Minbere çıkan imam-hatibin ardından
basamakları sessizce tırmanır. İmamın ağzından daha elhamdülillah çıkar çıkmaz cübbesine
sakladığı kılıcı çıkarıp defalarca ensesine, başına, yüzüne indirir. Bir yandan
da “şeriatten büyük kimse yoktur” diye bağırmaktadır. Halk bir anlık gafletten
sonra harekete geçer ve imamı ağır yaralı kurtarıp caniyi ele geçirir.
Medreseli Salih zaptiyeye götürülerek sorgulanır. İşte o sorgudan birkaç
soru-cevap.
Belge 1:
-Bu sabah kimlerle görüştün ve ne harekette bulundun ve
nereleri gezdin:
-Kimse ile görüşmeyerek sabahleyin kalkıp cübbemi giydim.
Fatih Sultan Mehmed’e tatil dersine gittim. Saat dört-beş kararlarında çıkıp
odama geldim. Bir güğüm su ısıttım. Sünnet üzere guslettim. Kılıcımı belime
yani cübbemin altına bağladım. Kimse görmeyerek şeriati icra ettirmek için
imamı kesmek için Aksaray’da Valide Sultan Camii’ne gittim. Kılıcı çıkardım
önüme koydum. Öğle namazının sünnetini eda ettikten sonra imam hutbeye çıktı,
hutbeye başladı. “Elhamdülillah” der demez “ellezi” dedirtmemek için kılıcı
elime aldım ve kınından çıkardım. Minberden yukarı çıktım. Şeriatten büyük
kimse yoktur diyerek imamın ensesine bir kılıç vurdum ve ensesine ve başına ve
yüzüne iki üç defa vurup kestim. Ahali beni tuttular ve imamı da aşağı indirip
beni zabıtaya teslim ettiler.
-Bu imamı zaten tanır mıydın?
-Tanımazdım. Geçen sene camiye Cuma namazı kılmak üzere bir
defa vardım. İmansız imam olduğundan arkasında namaz kılmadım ve bir seneden
beri bunu öldürmeğe niyetim var idi. Hatta bu sene ders kesiminde yani bundan
dokuz ay evvel memlekete gitmiş idim. Şeriatin icra olunması sebebine bu imamı
öldürmek için mahsus geldim. Bugün muradıma muvaffak oldum fakat daha muradım
vardır.
Belge 2:
-Senin bu işe önayak olmaklığın neden icap ediyor?
-Ben şeriate temessük eyledim. Cenab-ı Allah bana verdi, siz
duymadınız mı? İşte bin üç yüzde Mehdi çıkacak. İşte o Mehdi benim.
-Mehdi’nin müşavirleri olacak. Sen olduğun halde
müşavirlerin kimdir?
-Ben küçük iken memlekette mektebe gider idim. Hocam Hasan
Efendi’ye “şeriati ne için icra etmiyorlar” dedim. “Onu Mehdi icra edecek,
Mehdi mektepte okuyor” dedi. Ben de eve geldim. Pederime böyle söyledim. “Acaba
sen olmayasın” diye söyledi. Sonra geçen sene Selanikli Hafız Hasan Efendi “bin
üç yüzde Salih isminde biri zuhur edecek imamı kesecek şeriatin icrasına sebep
olacak. Mehdilik davası etmeyecek” dedi. Sonra Şaşı Şakir Efendi’ye gittim.
Bana baktı benim ismimi sordu. Salih olduğumu anladı. Kim bilir kalbinde ne
vardı. Ben de elini öpüp “duadan unutmayın” dedim. O da “haydi Allah selamet
versin ” dedi. Hiçbir şey söylemedi. Hatta Şakir Efendi bir kitap açıp okudu.
İsmi “Avamil Tuhfesi”dir. Ondan bir parça ibare okudu. Ben de elini öperek
gittim ve bundan iki üç gün evvel bizim Hoca Emin Efendi dersi okutur iken bize
“şeriatça gitmeli” dedi. Ben anladım ki şeriati meydana çıkarmak üzere bana
söylüyor. Ben de şeriati meydana çıkarmak için bu işi yaptım.
28 Kânûn-ı Sânî 1298 (9 Şubat 1883)
SALİH
Belge 3:
-Ben yukarıdan aşağı söyledim. Bir seneden beri birçok
rüyalar görüyorum. Allah bana bu ilmi verdi. Şeriat meydana çıkacak, kanunlar
batacak, bu imam da kesilecekti. Münafıklar da kesilecek. Ben de onun için bu
işi yaptım.
-Bu sözden ne demek istiyorsun? Kendine delilik mi vermek
istiyorsun?
-Siz ne derseniz deyin bana, ben bir şey demem. Kesilen
kesilecek şeriat meydana çıkacak.