Sinan ÇULUK
Valide Kethüdası olarak bilinen Yusuf Ağa Giritlidir. Fakir bir adam olan babası oğlunu Girit Ağası
Süleyman Ağa'ya “ahret oğlu” diye kapılandırarak Dersaadet'e göndermiştir.
Süleyman Ağa yeniçeri ağası olunca mühürdarı, sadaret kaymakamlığında hazinedarı,
sonra da kethüda olmuştur. İsmail kasapbaşısı ve Gelibolu Baruthanesi Nâzırlığı
görevlerinden sonra Üçüncü Selim’in annesi Mihrişah Valide Sultan'a kethüda
oldu. Kardeşi Ömer Ağa’yı da Üçüncü Selim’in kız kardeşi Esma Sultan'a kethüda tayin
ettirdi. 1221 (1806) de Valide Sultan'ın vefatından sonra Hacca gitmiştir. Üçüncü
Selim’in tahttan indirilmesiyle Nizam-ı Cedid ortadan kaldırıldığında Bursa’ya
sürüldü. 7 Rebiülevvel 1222 (25 Mayıs 1807) orada idam edildi.
Topkapı’da aile
mezarlığında yatmaktadır. Sicill-i Osmani yazarı Mehmed Süreyya Bey, zengindi,
servet sahibiydi, köşk vs. yaptırdıysa da hayratı yoktur demesine rağmen,
Konya’da Yusuf Ağa Kütüphanesi adıyla bilinen kütüphanenin kurucusudur. Bu
kütüphanede mahfuz nadide yazmalar, bilhassa mücevherli cilt kapakları 20 sene
kadar evvel büyük bir hırsızlığa kurban gitmiştir.
Zamanında, siyasi gücü ile doğru orantılı olarak
zenginliğini zulmü ile elde ettiğine dair halk arasındaki rivayetler yaygındı.
Nizam-ı Cedid’in de en önde gelen taraftar ve aktivistlerindendi. Haliyle ihtilalcilerin hedefindeki ilk isim olmasına
rağmen o günlerde Hac’dan dönüş yolunda olduğundan kellesi istenenlerin
listesinde adı yoktur. Sonradan da sürgüne gönderildiği Bursa’da idam
edilmekten kurtulamamıştır.
Hakkında bir efsane gibi anlatılan “bir adamın ömründen yedi
seneyi satın aldığına dair yaptığı sözleşmeyi” yıllar önce arşivde kaba tasnif
esnasında okudum. Bu bir gerçek belge olarak bizzat tarafımdan görülmüştür. O
zamanların çalışma şartları çerçevesinde bir not dahi alamadığıma hala yanarım.
Ancak tasnif tamamen bitirildiği takdirde bulunma ihtimali vardır.
İstanbul’da ibret
taşında sergilenen kesik başı önüne konan idam yaftasının suretidir.
Belge Metni:
Valide Kethüdası sabık Yusuf Ağa Devlet-i Aliyye’de nüfûz
iktisâb ve mâ’il-i tama‘ ve irtikâb olarak teferrüd ve Memâlik-i Şâhâne’de
kâ’in aceze-i ibâda mezâlim-i nâ-ma‘dûd eylediğinden gayri Nizâm-ı Cedîd’i
ihdâs ve harâb-ı memâlik ve perişânî-i fukarâya bâdî nice nice bid‘a ihtirâ‘ eylediğinden
bu keyfiyet gazab-ı Şâhâne’yi mûcib olmakdan nâşî hakkında fermân-ı kazâ
cereyân-ı sudûrıyla katl u i‘dâm ve nihâde-i cây-i ibret-i âm olunan merkûm
Yusuf Ağa’nın ser-i maktû‘udur.